Page 43 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 43

tarih çevresi

kalıcı fevkalade murahhas orta elçi olarak Mösyö Bratyanu’yu31 [Dimitrie Bratianu (30 Eylül 1878
– 30 Eylül 1882)] göndermesi üzerine teşkil edilmesine karar verilen Bükreş Sefareti’ne 17 Kasım
1878 tarihinde orta elçi unvanıyla atanmıştır.32 Kendisine aylık 160 lira maaş ve Petersburg’dan
Bükreş’e gidişinde 100 altın harcırah verilmesi kararlaştırılmıştır.33 Romanya Kralı I.Carol’a vermesi
için memuriyete atandığına dair itimadname-i hümayun hazırlanmış34 ve sefaret heyeti35 ile beraber
15 Aralık 1878’de kral huzuruna kabul edilmiştir.36 Daha sonra da 14 Nisan 1883’te kendisine bâlâ
rütbesi ihsan buyrulmuş37 ve 20 Haziran 1883’te de maaşına 40 lira zam yapılarak 200 liraya tamam-
lanmıştır.38 Süleyman Bey’e Bükreş sefirliği döneminde Romanya Kralı tarafından Birinci Rütbeden
“Etoile de Romanie” (Romanya Yıldızı) nişanı39 ve İran Devleti’nden yine Birinci Rütbeden “Şir ü
Hurşid”40 nişanı verilmiştir.41

      Bükreş Sefiri Süleyman Hurşid Bey tam bu dönemlerde yani 8 Haziran 1883 ( H. 2 Şaban 1300/
M.) de Romanya’ya dair bir rapor hazırlamıştır.

     “Romanyalılar kendi asılları Latin cinsinde olduğu ve İslavlardan eskiden beri pek çok zarar
gördükleri için Rusya Devleti’nin düşmanıdırlar. Viyana kabinesi de sebatsız politikasıyla bunlara
hiçbir zaman kendisini yarandıramamış olduğundan Avusturya Devleti de Romanya’da politikaca bir
yer tutamamış ve Tuna meselesinden dolayı ilişkisini bütün bütün bozmuştur. Hâlbuki Osmanlı Dev-
leti’nden fenalık görmediklerinden Romanyalıların çoğunluğunun genel düşüncesinde bize meyil ve
muhabbet vardır. Bir de Romanyalıların, Osmanlı Devleti’nin, Almanya politikasını desteklemesi pek
güzel etki ediyor, hatta Romanya Kralı Almanya İmparatoru’nun ailesinden olduğu için Osmanlı Dev-
leti’nin yeni yolunu ve Almanya’dan memurlar getirtmesini pek takdir ederek, daima övgüler diziyor.
Bundan dolayı Osmanlı Devleti’nin Romanya’nın bu durumundan yararlanarak zamanı geldiğinde bir
düşmanının eksik olmasına ve belki ileride siyaseten yararlı olacağını haddim olmayarak belirtmek
isterim. Bunun şu zaman için bile yararı olup o da Romanya’da gayet çok olan tebaamızın kolaylıklara
mazhariyeti ve Dobruca’daki İslam ahalinin selamet ve rahatıdır. Bunun için de Romanyalılarla iyi
ilişkilerin kurulması, belirsiz olan bir takım işlerin çözümlenmesine bağlıdır. Bunlarda da devletçe
muzır olacak bir şey yoktur. Eğer bu işler yine çözülmeyerek ertelenirse, ilişkilerimizin kuvvetlendir-
ilmesi şöyle dursun, bundan böyle orada hiçbir işimizi yürütmek mümkün olmayacak ve ilişkilerdeki
bu soğukluk gittikçe artarak politikaca ilerisi için yontularak azaltılmış olan yararlar yok olup gidece-
ktir. Bu da elbette Padişahımızın rızalarına uygun değildir.

    Şimdiki Romanya Krallığı’nı oluşturan Eflak ve Boğdan bölgeleri, kuzey, doğu ve güneyden İslav
kavimlerince çevrili olmasından dolayı Ortaçağlardan bu zamana gelinceye kadar İslavların pek çok
defa saldırılarına maruz kalmaları nedeniyle, onların şerlerinden her zaman korkmuşlardır. Halkın
tecrübeleri ile kazanılan böyle bir düşünce, kuşkusuz hükümetin siyasetinin de hareket üssü olmuştur.
Bundan 30-40 yıl kadar önce başlayan kavmiyet hareketlerinin etkisinde kalarak, daha önce etkilend-
ikleri Fenerli Rum Beyleri ile İslav kavimlerinin adet ve ahlaklarından uzaklaşmaya çalışmışlar ve III.
Napeleon’un da yardımları ile Latin kökenli Romen milleti bilincini oluşturmuşlardır.
Çevresinde yer alan Avusturya-Macaristan halkı ve hükümeti ile de Tuna Meselesi’nden dolayı dos-
tane ilişkiler kuramamışlardır.

     Romanya’nın siyaseten bulunduğu mevkiinin, Osmanlı Devleti’ne ne kadar yakın olduğu ve bu

                                              43
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48