Page 13 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 13

tarih çevresi

      İnsanlara karşı güler yüz göstermekten tutun, Fa-
rabî’nin tasarladığı ve tedricen gerçekleştirilip Osmanlı-
larda doruk noktasına ulaştırılan medinetü’l-fâdılalar / er-
demli siteler kurmaya kadar uzanan her yararlı ve hayırlı iş,
hayrât olarak telakki edilmiştir.

      Ben bunlara hayrât manzumeleri/sistemleri ya da si-
teleri diyorum. Hayrât manzumesi; bir ulu caminin etrafın-
da kümelenen mektep/okul, medrese/üniversite, zavi-
ye/kültürevi, tabhane/konukevi, darüşşifa/sağlık ocağı,
imaret/aşevi, çeşme, sebil, kervansaray, türbe, mezarlık ve
sâireden oluşan yapılar bütünlüğüdür. Bunlar beşikten
mezara dek insanlara karşılıksız hizmet sunan sivil toplum
kuruluşlarıdır.

      Böyle bir hizmet manzumesinin idamesi amacıyla, et-
rafına yine bunların bânileri tarafından dükkânlar, hanlar,
hamamlar, bedestenler, çarşılar ve evler inşa edilmiştir.
Bağ, bahçe, bostan ve tarlalar, hatta köyler bağışlanmıştır.
Bunlara vakıf müessesesinin ikinci ayağı olarak akarât de-
nilmiştir.

      Hayrât ve akaratın tespit ve tescili ile bunlar arasındaki
ilişkilerin hukukî açıdan tanzimi işleminin adı ise, vakıf’tır.
Hayrât, hem düşünce hem de olgu safhasında işin felsefe-
sini ve gayesini; akarât, bu gayenin sürdürülebilirliğini sağ-
layan vasıtalarını; vakıf ise, hukukî altyapısını ve sınırlarını
teşkil eder. Bunların yazıldığı müstakil belgeye ise vakfiye
denir.

      İslamî dönem Türk tarihinde, şehirler/kentler; -tabiatı
tahrip etmeksizin, çevreyle uyum içinde, iman, düşünce ve
eylem dengesi üzerine kurulan- hayrât sitelerinin yeşil alan-
larla birbirine eklenmesiyle tekâmül etmişti. Kaşgar’dan

                              116 9
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18