Page 23 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 23

tarih çevresi

başka bir kapıya da sahip olmuştur. Basra’ya            körfezi dâhilinde ve Şat-tül Fırat kenarında
hâkim olan Osmanlı Devleti’nin 1546’da                  bulunan Arap çocuklarına İngiliz dilini
başlayan askeri faaliyetlerinin devamı olmak            öğretmektedirler. Bölgeye II. Abdülhamit
üzere 1550 tarihine kadar körfezin batı kıyısında       tarafından gönderilen Nusret Paşa; “Bu
yer alan Lahsa ve Katif’i de hâkimiyetine almış         durumdan bizim vali ve memurlarımızın acaba
ve körfez etrafında hâkimiyet sahasını                  ne kadar bilgisi vardır? Ve ne kadar
genişletmiştir. Bu dönemde Basra Körfezi ve             haberdardırlar? 13 diyerek hayretini dile
bağlantılı denizlerde Portekiz hâkimiyeti olup,         getirmektedir.
Özellikle körfezin girişini kontrol altında tutan
Hürmüz adasını üs olarak kullanmaktaydı.8                         Osmanlı hâkimiyeti ile birlikte bu
Basra, genel olarak Bağdat eyaletinin bir parçası       bölgedeki ayrılıkçı ve isyancı hareketler de
olmuştu. 1884’e kadar bazen vilayet, bazen de           varlığını devam ettirmişti. Osmanlılar bu
mutasarrıflık olarak yönetildi. II. Abdülhamit’e        bölgede kesin bir başarı sağlamış ve tam
ait Basra Vilayeti’ndeki emlâke dair her türlü          hâkimiyet kurabilmiş değillerdi. Osmanlı idaresi
muamele 1303 [1887/1888] tarihine kadar                 Arabistan’ın bu bölümünde mahalli hanedanlara
Bağdat’ta bulunan Emlâk-ı Hümayun dairesince            idareyi bırakmak; daha doğrusu merkezi
gerçekleştirilmiştir. Ancak; zamanla gerek              hükümet temsilcileri yanında onları idareye
Bağdat gerekse Basra’da padişah şahsında                iştirak ettirmek veya belirli sahalarda idareyi
toplanan mülklerin giderek artması bunların             onlara vermek gibi bir tarzı benimsemişti.
işletilmesini güçleştirdiğinden, Basra’da ayrı bir
idare kurulmasına karar verilmiştir. Bu kararın                Basra, bazen bir eyalet gibi, bazen de
verilmesinde bölgedeki arazilerin çoğunun               Bağdat eyaletinin bir sancağı olarak yönetilmişti.
büyük parçalar hâlinde bulunması ve ahalisinin          XIX. yüzyılda Basra’nın ticari faaliyetlerinde
büyük bir bölümünün aşiretlerden oluşması da            önemli ölçüde bir artış görülmüştü. Basra limanı
etkili olmuştur.9                                       tamir edilmiş; Şatt-ül Arab ağzında derin bir
                                                        kanal kazılmıştı. Basra’daki bu önemli
       Basra’nın 1875’te müstakil bir vilayet           gelişmelerin birçoğu Mithat Paşa’nın Bağdat
haline dönüştürülmesi üzerine, Ahsa Necid               valiliği zamanında olmuştu.14 Basra, XIX. asrın
sancağı adıyla Basra’ya bağlanmıştır.10 Basra, bu       ikinci yarısında gelişmeye başlamıştı. Bir
tarihte merkez sancak (Basra) dışında Muntefik,         taraftan Süveyş Kanalı’nın açılması, Hind denizi
Amara ve Necid sancaklarından oluşan bir eyalet         ve Körfez ticaretinin gelişmesi ve diğer taraftan
haline getirildi. Bu dönemde Basra sancağı              da, özellikle Mithat Paşa’nın Bağdat valiliği
Merkez Basra, Kurna ve Kuveyt olmak üzere üç            sırasında bu bölgede devletin nüfuzunun
kazaya ayrıldı.11 XIX. asır’da Basra’nın 16             kuvvetlenmesi ile asayişin teessüsü ve şehirdeki
mahallesi bulunuyordu.12 Ayrıca Basra                   ümran faaliyetleri sayesinde yavaş yavaş bölge
vilayetinin Osmanlı parlamentosunda dört                inkişaf etmişti. Bu devirde Basra’nın nüfusunun
mebusu da bulunmaktaydı.                                18.000 ile 60.000 arasında olduğu
                                                        belirtilmektedir ki ( V. Cuinet’ ye göre), bu
       İngilizler bölgeye o denli hâkim olmaya          sonuncu rakamın fazla mübalağalı olduğu
çalışmaktadırlar ki, 1891 (h.1309) de Basra             söylenebilir. Evvelce Basra limanında, birkaç

                                                    21
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28