Pendik Tarihi

Çok eski bir yerleşim yeri olduğu bilinen Pendik’in bilinen en eski adı Pantikapaion’dur. Bizans Döneminde “her tarafı surlarla çevrili” anlamını taşıyan Pantecion, Latin egemenliğinde ise “duvar” anlamına gelen Peninda-kot ismini

almıştır. Bu da bizi, Pendik’in egemen olan devletlerce bir savunma hattı olarak kullanıldığı bilgisine götürür. Pendik’e beş köy, beş burun, beş çıkıntı, beş balıkçı köyü de denmiştir.

TARİH ÖNCESİ DÖNEM

Tarih Öncesi Dönemlerin İstanbul’u (1) isimli makalesinde İstanbul’un geçmişine ilişkin araştırmasında Mehmet Özdoğan,Afrika’dan çıkan ilk insanın yaklaşık 1 milyon yıl kadar önce buradan geçtiğini söyler.

Göç yollarının zorunlu olarak geçtiği İstanbul; kıtalararası bilgi, mal, teknoloji aktarımında uygarlığın düğüm noktasıdır. Bu köklü ve renkli tarih, Anadolu’nun Avrupa’ya açılan kapısı konumundaki Pendik’te derin izler bırakır.

Türk Tarih Kurumu Başkanlığı da yapmış Şevket Aziz Kansu 1961 yılında Pendik’te bir süre kazı çalışması yürütmüştür. Marmara Bölgesi ve Trakya’da Prehistorik İskân Tarihi Bakımından Araştırmalar (2)isimli yazısında Kansu, Pendik’te Paleolitik tipte piyeslere tesadüf ettiklerini bildirir.

Kansu, bu bölgede Fikirtepe kalkolitik yerleşme yeri kültür malzemeleriyle benzerlik gösteren keramikten geometrik desenli, büyük ve küçük kadeh, testi, küp, kemikten yapılmış biz iğne, olta, kaşık, sipatül, idol, obsidiyenden yapılmış minik kesici, cilalı balta vb. eserler bulduklarını anlatır.

Kansu, makalesinde bu durumu “Pendik Prehistorik İstasyonunun önemi, Fikirtepe kültürü ile çağdaş ikinci bir yerleşme yeri olmasıdır. Biz bu kültüre Marmara Kıyısı Prehistorik Kültürü adını da şimdilik takabiliriz.” olarak açıklar.

1961, 1981 ve 1992’deki kazılar 7000 yıl öncesine ilişkin bilgiler sunarken Marmaray kapsamında Pendik Höyüğü’nde yürütülen bugünkü çalışmalar, Pendik’in geçmişinin 8400

yıl öncesine kadar gittiğini gösteriyor.  

Göçebelikten Yerleşik Düzene

Pendik’te Paleolitik Dönem’in gezginci- avcı yaşamın yerini, çiftçiliğe dayalı yeni bir yaşam biçimi almıştır. Balıkçılıkla da uğraşan yeni köylerin oluşturulduğu Neolitik Dönem’de (MÖ 6600 – 5800) toplum yaşamında köklü değişiklikler yaşanmıştır.

Bu dönemde buğday ve arpa gibi tahıllar, baklagiller tarımsal üretimin ilk öğeleridir. Tarımın yanında sığır ve koyun gibi hayvanlar evcilleştirilerek hayvancılığa ilişkin ilk adımlar atılır. Yine bu dönemde inanç sistemleri, ticaret ve mülkiyet ilişkileri değişikliklere uğramış ve yeni bir yaşam biçimi doğarak üretimin devamlılığı yerleşikleştirilmiştir.

Bu yeni yaşam biçimi, araç ve gereçlerin gelişimini de etkilemiş, yiyecek içecek hazırlamak ve bunları saklamak için kilden kap kacak yapımını ortaya çıkarmıştır. Çalışmaların yapıldığı tarihlerde modern konutların ilk temellerini oluşturan evlerin yanında mezar izlerine de rastlanılmıştır.

OSMANLI ÖNCESİ DÖNEM

İstanbul Boğazı ile Sakarya Nehri arasındaki bölgeye yerleşen ilk devletlerden biri olan Frigler’in kolu Bebrikler, bugünkü Pendik’e Bebrikya dedi.

MÖ 650 yılında bu bölgeye yerleşen ve Bitinya adını veren Bitinler ise Anadolu’ya hakim olmak isteyen Perslerin egemenliği altına

girse de bir süre sonra Bitinya Krallığını kurar.

Roma İmpatorluğu, MÖ 85 yılında Kalkhedon’a (Kadıköy) ayak bastıktan sonra MÖ 74 yılında Pendik’in de bağlı olduğu Bitinya’yı egemenlik altına alır. Pendik, MS 255’te Got İstilası sonrası diğer bir hükümdarlık olan Perslerin Kadıköy’e yaptıkları seferlerin de uğrak yeri olmuştur.

Pendik’in İslâm’la tanışması 668 yılında Ebu Süfyan komutasındaki orduların Üsküdar’a kadar ilerledikleri seferle gerçekleşir. 941’de Rus İstilasına uğrayan Pendik ve çevresi, 1071 Malazgirt Savaşında Müslüman Türklerce egemenlik altına alınır.

1096 Haçlı Seferlerinde tahrip edilen Pendik, 1204 yılında İstanbul’u ele geçiren Katolik Haçlıların Latin Devletine ev sahipliği yapar.

OSMANLI DÖNEMİ

Pendik, ILK Defa 1328’de Aydos Kalesi’nin fethiyle Türklerin eline Geçer. Kalenin fethini gerçekleştiren Kara Gazi

Abdurrahman, Orhan Gazi Tarafından Gerçekleştirilme Aydos Tekfurunun kızıyla evlendirilir.

Yıldırım Beyazıt Dönemi’nde doğuya yapılan seferleri fırsat bilen Bizans, Pendik’i birkaç defa eline geçirmiş olsa da Fatih Sultan Mehmet Han’ın 1453’te İstanbul’u fethetmesiyle Pendik, kesin olarak Türk-İslâm Medeniyetine ev sahipliği yapacaktır.

İskân amacıyla Anadolu’dan gelen Türkler, Pendik’teki Kurtköy, Dolayoba, Y ayalar, Şeyhli gibi köyleri kurmuşlardır.

100 Yıl Yangınları

İlki 1798’de olmak üzere üç büyük yangın geçiren Pendik son olarak 1889 yangınında 1.200 konut ve ticarethane yanarak yok olmuştur. Bu dönemde İstanbul’un çeşitli noktalarında sıkça görülen yangınlarda can ve mal kayıplarının önüne geçmek için Sultan II. Abdulhamit, orduda bir İtfaiye Teşkilatı kurdurmuştur.

çalışmalara başlanmıştır. Böylece Pendik, Türkiye’nin ilk planlı kasabası olma unvanını kazanmıştır.

Metin Kutusu: Türkiye’nin İlk Planlı Kasabası
Padişahın emriyle Ayan Meclisi Senato Hariciye Encümen Reisliği görevini yürüten Azaryan Efendi, Pendik’in yeniden imar edilmesi için görevlendirilmiştir. Paris’ten getirilen mimar ve mühendislerce kasabanın ilk planları çizilmiş, şehrin kurulması için

zaryan Efendi bu planı çizdirirken isminin ilk harfi “A”yı Pendik’in ortasına işler. Harfin ayakları sahile uzanacak şekilde planlanır. Belediye binasının önündeki parkta birleşen Gazipaşa ve İsmetpaşa Caddeleri harfin iki ayağını, Dr. Orhan Maltepe Caddesi ise harfin gövdesini oluşturmaktadır.

CUMHURİYET DÖNEMİ

1. Dünya Savaşı sonrası gerçekleştirilen işgallerden Pendik de nasibine düşeni almış, 5 yıl boyunca Kemikli Dere Mevkii’nde İngiliz Karakolunun esareti altında kalmıştır.

Kurtuluş Savaşı yıllarında bağımsızlık mücadelesinde üstün hizmetleri bulunan Pendik köylülerinin çok azı geri dönebilmiştir. 1923 Lozan Antlaşmasıyla Pendik, düşman kuvvetlerinden temizlenmiştir.

Nüfus Hareketleri

Diğer bir göç dalgası 1930’lu yıllarda Anadolu’dan olmuştur. 1935 yılında nüfus 4 binken yurtdışından ikinci bir göç dalgasıyla 1960’ta 14 bin olmuş, 1970’e girildiğinde ise 30 bini bulmuştur.

1970’lerden itibaren ilçenin sayfiye yapısı bozulmaya başlamış, sahilde bulunan konakların ve yazlıkların yerini çok katlı yapılar almaya başlamıştır.

Mübadele Yılları

1924 Temmuz’unda Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesiyle Preveze, Drama ve Yanya gibi kentlerden 2 bin 200 Müslüman Türk, Sulh isimli bir gemiyle Pendik’e gelmiştir. Mübadiller, içlerinde devlet erkânından Abdülhalik Renda ve İzzettin Çalışlar’ın da bulunduğu bir heyetçe karşılanmış ve önceden tespit edilen evlere görevlilerce yerleştirilmiştir. Mübadillerin gelmesiyle Pendik’in demografik yapısı değişmeye başlamıştır.

1980’de onaylanan ve İstanbul’daki sanayi gelişimine yeni düzenleme getiren Büyük İstanbul Nazım Planının hayata geçmesiyle Pendik’in 60 binlik nüfusu 1990’da 235 bine ulaşmıştır. (3)

Pendik 04.07.1987 tarihinde 19507 Sayılı

Resmi Gazete’de yayınlanan 3392 Sayılı Kanun’la Kartal’dan ayrılarak müstakil ilçe olmuştur.

KAYNAKÇA

  • (1)          Tarih Öncesi Dönemlerin İstanbul’u, Bizantion’dan İstanbul’a Bir Başkentin 8000 Yılı – SSM Sergi Katalogu
  • (2)       Marmara Bölgesi ve Trakya’da Prehistorik İskân

Tarihi Bakımından Araştırmalar (1959-1962) – Belleten Cilt XXVII

  • (3)     Ayrıntılı bilgi için Türkiye’de Yerel Yönetişimde Son          Gelişmeler:            Pendik’te Edinilen

Deneyimler ve Çıkarılan Dersler Makalesi (Korel Göymen, Begüm Özkaynak) – Sabancı Üniversitesi